Merhaba ismim Ferdi. 38 yaşında, fizyonomik olarak fena görünmeyen, dürüst, güvenilir, oturaklı ve olgun biriyim. İstanbulda yaşar, kendi (İnternet Cafe) işimle uğraşırım. Başımdan geçen ilginç ve bir o kadarda kudurtucu anımın başlangıcı şöyle oldu: Bundan yaklaşık 15 gün evvel, bir akşam üzeri, masamın çekmecesinde daima bulundurduğum minik Jack Daniels şişesinden tam birkaç yudum çekmiştim ki, Cafenin kapısından iri yarı, kirli sakallı, ama kaliteli ve pahalı giyiminden varlıklı biri olduğunu sezinlediğim bir beyefendi girdi. Ve içeri girer girmez, selam sabah vermeden direkt masamın yanındaki koltuğa oturdu. İçimden hayıflanırken, hemen peşinden içeri giren afet-i devranı görünce birden yumuşayıverdim.
Tanrım o ne güzellik ve zarafetti. Öncelikle söyleyebilirim ki, tam bir hanımefendiydi. Oturuşundan, konuşmasından ve tavırlarından, soylu bir aileye mensup olduğu veya sosyal psikoloji konusunda sıkı bir eğitim aldığı hemen anlaşılıyordu. Her kadında rastlanmayan bu özelliklerinin yanı sıra, fizik olarak ta muhteşem bir kadındı. Zenci kadınlara has yuvarlak ve çıkıntılı bir kalça, oldukça iri bembeyaz göğüsler, ela gözler, dolgun dudaklar ve harikulade bacaklar her erkeğin hayallerini süsleyen nitelikteydi. Kolay kolay hiçbir müşterime bu gözle bakmadığım halde, nedense farkında olmadan çileden çıkıvermiştim. Sohbetimiz ilerledikçe, çiftin isimlerinin Neşe ve Melih, 35 ve 45 yaşlarında, 18 yıllık evli ve 2 çocuklarının olduğunu öğrendim. Cafeme gelme sebepleri, evdeki bilgisayarlarına taktıkları Cameranın çalışmamasıydı. Cafenin karşısında bulunan Avukatlık Bürosundan çıkınca tesadüfen burayı görmüşler ve fikir almak için uğramışlardı. İşyerime fazla uzak olmayan bir sitede oturduklarını öğrenince, ‘Camerayı tamir edebileceğimi, büyük ihtimalle Driver’ini yüklerken hata yaptıklarını’ açıkladım. Bunun üzerine, ‘ertesi gün Pazar olduğu için ikisinin de evde olduklarını ve saat 3 gibi gelmemde mahsur olmadığını’ söylediler.
Ertesi gün, yani Pazar günü, saat 3 civarı evlerinin kapısını çaldım. Kapıyı Melih bey açtı, beni güleryüzle karşılayıp içeri buyur etti. Evin atmosferini buram buram harika bir kadın parfümü kaplamıştı, ama Neşe hanım henüz görünürlerde yoktu. Melih beyle ayak üstü biraz sohbet ettikten sonra, bilgisayarın olduğu yeri göstermesini rica ederek o tarafa doğru yöneldik. Bilgisayar çiftin yatak odasındaydı. Laf arasında çocuklarının nerede olduğunu sorduğumda ise, ‘birisinin Bursa’da diğerinin de İzmir’de Üniversite okuduklarını, çocukları büyüttükten sonra rahat ettiklerini’ söyledi. Bilgisayarın başına geçip Camerayı taktıktan sonra Driver CD’sini istedim. “Ben yerini bilmiyorum, Neşe şimdi banyodan çıkar, o getirir.” dediğinde, eşinin banyodaki çıplak hali gayri ihtiyari gözlerimin önünde canlandı ve benim azman kafasını şöyle bir kaldırdı.
Neşe’nin banyodan çıkmasını beklerken, belki klasörlerin içinde Cameranın Driver’i vardır diye, Melih le birlikte bilgisayardaki klasörleri karıştırmaya başladık. Seri bir şekilde klasörleri açarken, birden bire karşımıza (eşiyle sevişirken Cameraya çektikleri sahneler) çıktı. Melih şaşırarak kızarıp bozardı, ama belli etmemeye çalışarak, başka konularla olayı geçiştirmeye çalıştı. Sonra müsade isteyip, biraz odadan dışarı çıkınca, ben klasörü yeniden açıp Neşe’nin muhteşem vücudunu doya doya seyretmeyi düşündüysem de, saygısızlık olur diye vazgeçtim. Az sonra Melih kapıdan içeriye eşi Neşe hanımla birlikte, Driver CD’si ile girince, sanki gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Zira henüz tam kurumamış saçları ve vücuduna yapışan pembe bornozuyla muhteşem seksi görünüyordu Neşe.
Driver CD’sini bilgisayara takıp çalıştırmaya başladım. Neşe, nasıl yaptığımı daha yakından görebilmek için enseme iyice sokulmuş, sıcak nefesi ılık bir yaz meltemi gibi ensemden kasıklarıma, oradan benim paşaya doğru esinti yaparak kan dolaşımımı aşırı şekilde hızlandırmıştı. Klavyenin tuşlarına basarken heyecandan ellerim titriyor, ara sıra yanlış tuşlara dokunuyordum. Tam bu esnada Melih bana, “Ben bir kadeh bir şeyler içeceğim, sende istermisin?” diye sordu. Gayri ihtiyari “Evet.” cavabı verdim. Melih odadan çıkınca eşi, “Bana da getirirmisin sevgilim?” diye peşinden seslendi. Bir yandan da arkamdan bana dahada yaklaşmış, muhteşem meme uçlarını sırtımda hisseder olmuştum. Az sonra Melih üç kadeh içkiyle çıkagelince, ben Neşe’nin aramıza biraz mesafe koyacağını düşünürken, o hiç istifini bozmamış, kocasına aldırmadan iyice sokulduğu arkamdan, bazı şeyler sormaya devam ediyordu…
Bilgisayardaki işim bitti, Camerayı test etme aşamasına geldik. Melih, “Hadi sevgilim, aramızda en güzel sensin, ilk seni görelim kamerada.” dedi. Neşe Camerayı kendine çevirip, komik mimikler yapmaya başladı. Melih, “Karıcığım eski kamera uzağı iyi çekmiyordu, kameradan biraz uzaklaşırmısın, bakalım nasıl görüneceksin?” dedi. Neşe yatağa doğru geri geri giderken, farkında olmadan baldırları yatağın kenarına çarptı ve birden bire yatağın üzerine geriye doğru oturakaldı. Bu hareket ani bir reflex sonucu olduğu için, zaten fluarı gevşek bağlanmış olan bornoz iki yana açılarak Neşe’nin iri göğüslerini ve amının arasına iyice girmiş siyah tangasını bütün ihtişam ve çekiciliğiyle gözler önüne sermişti. Melih ve ben bu harikulade manzaraya şaşkınlık ve hayranlıkla bakarken, Neşe kendini toparlamış, ama tatlı ve muzip bir gülücük atmaktan da geri kalmamıştı. İçkinin de verdiği yumuşaklıkla, şakayla karışık, “Ne bakıyorsunuz? Gördüklerinizi beğenmediniz mi?” diye sordu. Kocası, “Olurmu sevgilim, harika görünüyordun!” deyiverdi. Ben de bundan cesaret alıp, “Evet ben de katılıyorum Melih beyin düşüncesine…” diye yarım yamalak mırıldandım. Neşe, arzu dolu ela gözlerini benim yeşil gözlerime dikmiş, diliyle dolgun dudaklarını ıslatıyordu. Melih bey ise bu olanlardan kıskançlık bazında hiç etkilenmemiş gibi, sevgi ve arzu dolu gözlerle eşine bakıyor, heyecandan derin derin soluyordu.
Ben lavabonun yerini sordum. Melih, “Koridorun sonunda, solda…” diye tarif etti. Lavaboya giderek hem ihtiyacımı gidermeyi, hem de çifti biraz yalnız bırakmayı planlıyordum. Beş dakika sonra yanlarına geri geldiğimde, gördüklerim karşısında şaşkınlığım bir kat daha arttı. Melih yatakta sırtüstü yatmış, bornozunu çıkarıp sadece tangasıyla kalan karısını üzerine oturtmuş, bir yandan memelerini yiyecek gibi somururken, bir yandan da kalçalarını hoyratça avuçluyordu. Orda öylece diklip seyretmeye başladım. Melih karısının kalçalarını her avuçladığında, karısının minicik tangası kenara kayıyor, tertemiz amı ve daracık göt deliği gözlerimin önüne seriliyordu. Bu duruma daha fazla kayıtsız kalamayacağımı anladım. Neşe’ye arkadan yaklaşıp, kocasıyla birlikte ben de onun harika poposunu avuçlamaya okşamaya başladım. Beni arkasında hissedince, Neşe’nin inlemeleri çoğaldı ve daha iyi domalarak hazinesini bana sunmaya başladı. Hayatım boyunca okadar çok kadınla birlikte olmama rağmen, hiçbirinin amını götünü yalamayı bu kadar çok istememiştim…
Daha fazla dayanamayıp, bir hamlede minicik tangasını en ince yerinden sertçe çekip kopartarak, gizli mücevherlerini ortaya çıkardım. Ve aç kurtların ete saldırdığı gibi, kana kana amını götünü yalamaya başladım. Amının harika bir tadı ve eşsiz bir kokusu vardı, ben yaladıkça daha çok zevk sıvısı salgılıyor, kesik kesik çığlıklar atarak, poposunu yüzüme doğru daha çok bastırıyordu. Amından aldığım zevk sıvılarını dilimle götüne sürüyor, minicik deliğinin derinliklerine hünerli dilimi sokarak zevkten kudurtuyordum. İki erkeğin arasında olmak Neşe’yi çıldırtmış, “Erkeklerim, Canlarım, Kocalarım benim…” diye naralar atmasına sebep olmuştu. Yarım saatten fazla bu şekilde seviştik ve ben Neşe’nin am sıvılarını doya doya, zevkle içtim. Sonra, Melih eşofmanının altını sıyırıp o muhteşem amı sikinin üzerine oturtunca, karısından derin bir “Ohhh…” sesi yükseldi. Melih alttan pompaladıkça, karısının dilimle iyice yumuşattığım göt deliği davetkar bir şekilde açılıp kapanıyor, adeta sikimi içine davet ediyordu. Zaten bulunduğu yerde iyice sıkılan benim azmanı bir hamlede dışarı salarak, neşenin göt deliğine dayadım. Ve az önce dilimle iyice yumuşatıp kayganlaştırarak, yarağa hazırladığım şeker gibi deliğine sikimin kafasını yavaş yavaş sokmaya başladım…
Neşe, önceleri poposunu geriye çekip, irkilmesine ve acı çığlıkları atmasına rağmen, yarağım yarısına kadar götüne girince, poposunu bana doğru iterek, hepsini içine almayı arzuladığını belli etti. Hem amına, hem götüne giren siklerin verdiği hazla cezbedici inlemeler ve buram buram kadın kokan zevk çığlıkları atmaya başladı. Neşenin bu arzu dolu davranışlarına kayıtsız kalamayarak, sikimi sıkı sıkı kavrayan götünün derinliklerine, köküne kadar geçirince, öyle içten ve keskin bir çığlık attı ki, hayatı boyunca böyle bir sikiş ve zevk yaşamadığı belli oluyordu. Bir süre sonra üçümüz birden çılgınlar gibi orgazm olduk. Neşe halen doymamış, bu sefer benim sikimi amına istiyordu. Ama maalesef meşgul biri olduğum için, o günü kısa keserek, başka bir zaman doya doya sikişmek için sözleşip ayrıldım…
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.