Size henüz 18 yaşındayken başıma gelen bir olayı anlatacağım. Köyümüzde üzüm yetiştiriyoruz. Üzümler olgunlaşmaya başladığında üzümleri kuşlardan korumak gerekir. Özellikle sığırcık dediğimiz türden bir kuş. Sürüler halinde gezerler ve havaların biraz serinlediği sabah ve öğlen saatlerinde bağlara giderler. Bazı sürüler bağa inmiş olsa bile bu yılki üzüm hasadı pek verimli olmayacaktır. Sabah ve öğleden sonra bağda üzümleri kuşlardan koruyordum. Bizim bağın hemen yanında teyzelerimin de üzüm bağları var. Benden 1 yaş küçük teyzemin oğlu orada nöbet tutuyordu. Bir gün öğle vakti Nesim, kardeşi Nesime’yi getirdi. Nesim’i görünce gözlerim parladı. çünkü Nesime ve ben küçükken oynardık, organlarımızı tutardık.
O anda bunun karı koca arasında normal bir şey olduğunu anladık. Ama bunu başkalarına bırakalım. Şimdi durum değişti. Ben 18 yaşındayım ve o 16 yaşında. Bunu uzun zamandır yapmamıştık. Nesim’i görünce ister istemez aklıma bunlar geldi. Tekrar yapabilir miyiz merak ediyorum. Zamanı daha mutlu etmek için oynamayı teklif ediyorum. Memnuniyetle kabul ettiler. Oyun olarak saklambaç oynamayı seçtim. Nesime ile baş başa kalmak iyi bir plandı. çünkü teyzelerimle aramızdaki bağ çok güçlü. Nesim korktuğu için bağın ortasına tek başına gidemezdi. Ortaya çıkıp saklanırsak onu bulmamız çok zor olur. Daha sonra ebe seçmek için bir tekerleme söyleyerek geri sayımı başlattım. Nesim doğal olarak benim sayemde ebe oldu. Nesim bağın kenarındaki erik ağacına döndü, gözlerini kapattı ve 100’e kadar saymaya başladı. Nesim’in elini tuttum ve bağa girdim. Nesim’in sayımı bitince yere düştük. Bizi görmeniz imkansız. Ama bu benim için yeterli değil. Nesima’ya gidip bağda saklanmasını daha iyi söyledim. Neredeyse bağa girecektik. Büyük bir asmanın altına girdik (biz ona omca deriz).
Burası görülmekten kaçınabildiğimiz ve özgürce hareket edebildiğimiz bir yer. Şimdi Nesime ile konuşma zamanı. Nefes alırken ona çocukluğumuzu hatırlattım. Yüzü kıpkırmızı oldu ama cevap vermedi. Tabii ki, artık bir çocuk değil. Başak burcuna girmeye başladı. Elbisesinden belli olan göğüsleri şişkindi. Boyu ve yapısı itibariyle su içebiliyordum. Onu tepeden tırnağa anlayışlı gözlerle taradım. Gençliğimizde ne yaptık şimdi ne yapmak istiyorum dedim. Kabul etmedi ama bana sert bir cevap da vermedi. Onu etkilemek için yapacak çok şeyim vardı. Bağdan bir süsüm var. Onunla tanıştığı için mutluydu. Birden aklıma süs geldi.
Onunla ilgilenip biraz ilgilenebilirsem mücevheri ona vereceğimi söyledim. Ama “Bugün eve götüreceğim” dedi. Evet dedim, tabii ki, memnuniyetle. Benimle gelmesini söyledim. Bana yaklaştı. Demek ki o da istiyor ama heyecanlı. Kadın evi naz evidir demezler. Yüzünü okşamaya başladım. Sonra dudaklarım onun yüzünde gezinmeye başladı. Biraz kulağını ısırdım. Ellerim göğsünde. Yeni tomurcuklanan göğüsler avuçlarımı doldurdu ve çok sertti. İşsiz değil, elleri sırtımda geziniyor. Demek istediğim, göğüslerini okşamamdan hoşlanıyor. Elimi gömleğine soktum. Ellerim hemen göğüslerini buldu. Sütyen takmıyor. Onu giymeye gerek yok. çünkü sütyen için yeterince büyük değiller. Elbisesini aşağı indirdim ve göğüslerini açığa çıkardım. Çiviler pembe. İnme nedeniyle büyürler. Hemen ağzıma götürdüm ve emip yuttum. O kadar mutlu olmuş olmalı ki iç geçirdi.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.